Skip to content
Menu
Avukat Ahmet Can
  • Can Hukuk Bürosu
  • AV. ARB. AHMET CAN
  • İLETİŞİM
  • YURT DIŞI İSTİHDAM VE İŞÇİ ALACAĞI
  • YURT DIŞI FAZLA MESAİ ALACAĞI DAVALARI
  • YURT DIŞI İŞ KAZASI DAVALARI
  • YURT DIŞI MESLEK HASTALIĞI DAVALARI
  • YURT DIŞI TRAFİK İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVALARI
Avukat Ahmet Can

Hatalı Terfi Veya İntibak İşlemine Dayanarak Ödenen Tazminatların Yersiz Ödeme Olarak Geri İstenmesi

Posted on 10 Şubat 2022 by Av. Ahmet Can

Contents

  • 1 Hatalı Terfi Veya İntibak İşlemine Dayanarak Ödenen Tazminatların Yersiz Ödeme Olarak Geri İstenmesi
      • 1.0.1 Giriş 
      • 1.0.2 Kural ve İstisnalar 
      • 1.0.3 Yasal Dayanak 
      • 1.0.4 Suç Duyurusu 
      • 1.0.5 İdari Para Cezası 
      • 1.0.6 Yargı Kararları 
      • 1.0.7 Dava Açılması 

Hatalı Terfi Veya İntibak İşlemine Dayanarak Ödenen Tazminatların Yersiz Ödeme Olarak Geri İstenmesi

Giriş 

Kamu kurumlarında görev yapmakta iken hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak sehven fazla ödendiği ileri sürülerek adına borç çıkarılan sözleşmeli ya da devlet memurlarından kimi zaman borcunun bir ay içinde ödenmesi istenmekte, ödenmediği takdirde yasal faizi ile geri ödenmesi için dava açılmaktadır. 

Kural ve İstisnalar 

İdareler, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağı her zaman geri isteyebilir. Bunun için mahkeme kararına lüzum olmadan işlem kurabilir. 

Bunun kuralı, idarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceğidir. 

İstisnası ise, bu kurallar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde mümkün olduğu, 60 günlük süre geçtikten sonra geri istenmesinin mümkün olamayacağıdır. 

Neticede, kanuna aykırı şekilde yapılan terfi veya intibak işlemine ya da başka usulde yapılan yersiz veya fazla ödemeye o memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi ya da idareyi aldatıcı belge ibraz etmesi sebep olmuşsa, idarece yapılan işlem, yapıldığı tarih itibariyle, idare hukuku yönünden yoklukla malûl (sakat) ise ve özel hukuk yönünden de mutlak butlan ile sakat olmuşsa,yapılan terfi ve intibakta memurun kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata mevcut olduğu halde idareyi haberdar etmemişse, yapılan fazla ödemelerin dayanağı olan hukuka aykırı işlemlerin, 60 günlük süreye bağlı kalınmaksızın her zaman geri alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu hukuka aykırı işlem sebebiyle yapılan fazla, yersiz ve haksız ödemelerin geri alınmasında genel hükümlere göre zaman aşımı süresinin dikkate alınması gerekmektedir. 

Ancak, bu istisnai haller dışında kalan ve idarenin kendi ihmali ve bilgi azlığı gibi nedenlerden kaynaklanan idari işlemlere dayanılarak yapılan fazla ve yersiz ödemelerin ise (Örneğin; bir memura, memurun bilgisi dışında idarece fazla ve yersiz maaş, ücret, tazminat … ödenmesi gibi), ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 günlük dava açma süresi içinde geri istenmesi mümkündür. 

Yasal Dayanak 

Gerçekten de, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “Kamu zararı” başlıklı 71. maddesine göre, “Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” olarak tanımlanmış, aynı maddeye göre, kamu zararının belirlenmesinde şu hususlar dikkate alınacaktır. 

  • İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
  • Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
  • Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
  • İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
  • İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
  • Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması. 

Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir.

Suç Duyurusu 

Hatta sadece ödenen paranın yasal faiziyle iadesi düzenlemesiyle yetinilmemiş üstüne, alınmamış para, mal ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin hükümleri uygulanır denmek suretiyle haklarında suç duyurusunda bulunulacağı, suç tanımına göre edimin ifasına fesat karıştırma suçu, rüşvet vs. gibi suçlamalarda bulunulacağı hüküm altına alınmıştır. 

İdari Para Cezası 

Bununla yetinilmemiş, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına kadar para cezası verileceği belirtilmiştir. 

Yargı Kararları 

Her ne kadar, borç çıkarılan sözleşmeli ya da devlet memurunun almış olduğu tazminatın ödenmesine ilişkin sonradan yasal dayanak ortadan kaldırılmış olsa bile, hataya düşülerek, borç çıkarılan sözleşmeli ya da devlet memuru için tazminat ödemesinin yapılması konusunda hilesi veya gerçek dışı beyanının bulunmadığı durumlarda yargı kararları farklılık göstermektedir. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 5.12.1984 tarih ve 1982/ 13 – 387 E, 1984/997 Karar sayı kararına göre de “Burada çözüme bağlanan sorun; intibak ve hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin idare hukuku ilkelerine göre mümkün olup olmadığı konusu ile ilgili olup, sonuçta yokluk ile mutlak butlan durumları ayrık olmak ve kişinin gerçek dışı beyanı veya hilesi ile sebebiyet vermemiş olması kaydıyla, idarenin yanlış şart tasarrufu (özellikle yanlış intibak işlemini) ancak iptal davası süresi içinde geriye yürür şekilde geri alabileceği, bu süre geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri alınması halinde geri alma gününe kadar doğmuş durumların, parasal sonuçları da dâhil olmak üzere, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması gerektiği, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak geri istenemeyeceği içtihat edilmiştir. Bu içtihadı birleştirme kararının, idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek Ödeme yapılan kişilerden gerekse ödemeyi yapan görevlilerden geri alınamaması gibi bir sonuç doğurur ki, idareyi işlemez ve iş göremez bir duruma sokacak olan böyle bir sonucun hukukça savunulması mümkün değildir. Bu nedenle içtihadı birleştirme kararının kapsamı dışında kalan ve herhangi bir şart tasarrufa ayartmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından Borçlar hukukunun haksız iktisap kurallarına dayanılarak geri istenebileceğinin kabulü gerekir” gerekçesiyle direnme hükmünün bozulmasına karar vermiştir. 

Yine benzer şekilde, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/14290 E. , 2018/5464 K. 18.05.2018 tarihli kararına göre de “Uyuşmazlık, davalı tarafa yapılan döner sermaye ek ödemesinin yersiz ödeme olup olmadığı ve istirdatta zamanaşımının ne zaman başladığı noktasında toplanmaktadır. Herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin borçlar hukukunun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre her zaman istenmesi mümkündür. Sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı başlangıcı Türk Borçlar Kanunun 82. maddesi uyarınca, verme ya da ödeme tarihi değil, zarar görenin verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihtir. Resmi kuruluşlarda bu zamanaşımı başlangıcı, dava açmaya yetkili makamın öğrenme tarihidir.Somut olayda, hatalı yersiz ödeme iddiasıyla açılmış bir alacak davası söz konusudur. Davacı idare alacağını isterse idari taleple dava açmadan davalıdan isteyebileceği gibi bu yola başvurmadan da her zaman Borçlar Kanunu gereği sebepsiz zenginleşme kurallarına dayanarak hukuk mahkemelerinde dava edebilir. İdare mahkemesince bu süre yönünden redde dair verilen karar hukuk mahkemesini bağlamadığı gibi davacı alacaklının hukuk mahkemesinde dava açmasına da engel değildir.Dosya içeriğine göre, dava Türk Borçlar Kanununun 82. maddesi gereği zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olup, mahkemece davanın esasına girilip deliller tam olarak toplanıp konusunda uzman (sağlık mevzuatında ehil) bilirkişi vasıtasıyla yersiz fazla ödeme bulunup bulunmadığının tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Dayanak olarak da, Türk Borçlar Kanununun 77.1 maddesine göre, zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorunda olduğu gösterilmiştir. 

Zira, sebepsiz zenginleşme, geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.

Bununla birlikte, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarihli ve E.1968/8 K.1973/14 sayılı kararında özetle; İdarenin, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağın istirdadına, bir mahkeme kararına lüzum olmadan karar verilebileceği ve bu karara karşı açılacak davaların çözümünün Danıştay’ın görevi içinde olduğu; İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceği; belirtilen istisnalar dışında kalan ödemelerin istirdadının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere dava açma süresi içinde kabil olduğu ve dava açma süresi geçtikten sonra istirdat edilemeyeceği kabul edilmiştir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; idarece memura yapılan haksız ödemelerin dava açma süresi içerisinde istenebileceği, bu süre geçtikten sonra ise ancak yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde ödemenin geri alınabileceği kabul edilmiş ve yerleşik idari yargı kararları da bu doğrultuda istikrar bulmuştur.

Muhasebat Genel Müdürlüğü 16 Sıra No’lu Genel Tebliğine göre, bu kararda  kişilerden alacakların sürüncemede bırakılmadan ve zaman aşımına uğratılmadan takip edilerek, kanuni faizi ile birlikte tahsil edilmesi esas olduğu belirtilerek kişilerden alacaklar konusunu oluşturan yersiz, fazla ve haksız ödemelerin geri alınmasına ilişkin olarak tesis edilen işlemlerin borçlular tarafından dava konusu edilmemesi veya idare aleyhine sonuç doğuracak işlem tesis edilmemesi bakımından, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, 14/6/1974 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 22/12/1973 tarihli ve E. No. 1968/8, K.No.1973-14 sayılı kararının göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Çünkü, içtihatlar, hukukun yazılı kaynakları arasında sayılmakta ve içtihadı birleştirme kararları, benzer olaylarda mahkemeleri bağlayıcı bir nitelik kazanmış bulunmaktadır. Bu nedenle, idarelerin yapacakları işlemlerde, bu kararlarda belirtilen hususlara uymaları gerekmektedir. 

Benzer konudaki bir Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 27/01/1973 tarih ve E.1972/6, K.1973/2 sayılı kararında da  “Yokluk ile mutlak butlan halleri hariç ve kişinin gerçek dışı beyanı veya hilesi ile de sebebiyet vermemiş olmak kaydıyla idarenin yanlış şart tasarrufunu (özellikle yanlış intibak işlemini), ancak iptal davası süresi veya kanunlarda özel bir süre varsa bu süre içinde yahut iptal davası açılmışsa dava sonuna kadar, geriye yürür şekilde geri alabileceğine, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geriye yürür şekilde geri alınamayacağına, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri alınması halinde geri alma gününe kadar doğmuş durumların, parasal sonuçları da dahil olmak üzere, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması gerektiğine, bu nedenle yanlış işlemin (intibakın) bu süreler geçtikten sonra geri alınması durumunda, geri alma gününe kadar ödenmiş bulunan fazla paraların (aylıkların) hukuken geçerli bir nedenle ödenmiş bulunduğunun kabulü gerekmesi karşısında, artık sebepsiz zenginleşme söz konusu olamayacağından, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak geri istenemeyeceğine ve içtihatların bu yolda birleştirilmesine…” karar verilmiştir. 

Güncel bir Uyuşmazlık Mahkemesi 2020/686 E, 2021/487 K. 18/10/2021 tarihli kararına göre de “yanlış bir şart tasarrufun idare tarafından geri alınmasından dolayı ödenmiş fazla paraların geri istenmesi davalarında, kamu yararı ile kişisel yararı uzlaştıracak, kamu ve hukuk düzenini sarsmayacak, aksine, bunlara güven ve devamlılık sağlayacak nitelikte en adil ve hukuki bir norm olarak iptal davası süresini, genel olarak yanlış şart tasarrufu, geriye yürür şekilde geri almak için bir sınır olarak kabul etmek, bu süre geçtikten sonra tasarrufun ancak ilerisi için hüküm ifade edecek şekilde geri alınabileceği, daha doğrusu ilerisi için değiştirilebileceği, tarzında bir sonuca varmak gerekir. Belirtilen süreler geçtikten sonra idare yanlış tasarrufunu geri alsa bile, geçmişteki durumlar artık kazanılmış durum niteliğinde olacağından, yanlış işleme dayanılarak yapılmış ödemelerin sebepsiz olduğu da ileri sürülemeyecek ve geri istenmesi mümkün olmayacaktır…” denmiştir. 

Belirttiğimiz kural ve istisnalarda, 70’li yıllardan beri kanun düzenlemesi ile yargı içtihatları arasında bir uyumsuzluk göze çarpmaktadır. Bu da idarelerin çoğu zaman, yanlış değerlendirme yapmasına yol açmaktadır. 

Dava Açılması 

Bu bakımdan, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödenen tazminatların yersiz ödeme olarak değerlendirilip geri istenmesini düzenleyen mevzuatın yorumunda hataya düşülerek memurlara fazla ödeme yapılması suretiyle oluşan kamu zararının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 12. maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71. maddesi kapsamında sayılıp sayılamayacağı açılan davalarda mahkemelerce değerlendirilecektir. 

Zira, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 12. maddesindeki düzenleme ile, devlet memurlarının görevleri sırasında sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı sorumlulukları ile zararın nasıl tahsil edileceği açıklanmış olmakla birlikte; mali hakları düzenleyen mevzuatın yorumunda hataya düşülerek memurlara fazla ödeme yapılması suretiyle oluşan kamu zararının, münhasıran kamu mallarına verilen zararın tahsilini düzenleyen bu madde ile çözümlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Devlet memurlarına sehven ya da mevzuatın yorumunda hataya düşülerek yapılan aylık ve ücret farkı ödemelerinin, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında tahsil edilip edilemeyeceği konusunda, 5018 sayılı Kanun’un 71. maddesinde öncelikle kamu zararının tanımı yapılmış, sonrasında kamu zararının belirlenmesindeki kriterler sayılarak kapsam belirlenmiştir. 

Kamu kurumları, bu maddeye dayanarak kamu zararını gerekçe göstererek yapılan ödemeyi yasal faiziyle geri istemektedir. Halbuki, ortada mevzuatta olmayan bir ödemenin yapılması değil mevzuatta öngörülen bir ödemenin yapılması sırasında idarece hataya düşülmesi durumu söz konusudur. 

Buna göre, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödenen tazminatlara ilişkin idari işlem yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın hatalı işlemini her zaman geri alabilse de, bunun dışında kalan hallerde idare hatalı işlemini sadece dava açma süresi içinde geri alabilecek, bu süre geçtikten sonra idari istikrar ve hukuki güvenlik ilkesi gereği geri alamayacaktır. Bunun sonucu olarak da örneğin, 18 ay boyunca hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödenen tazminatların ancak iptal edildikten sonraki kısımlarını geri istenebilecektir. 

Can Hukuk Bürosu

  • Usta Öğreticilerin Kıdem Tazminatı Hakkı İle İlgili Güncel Mahkeme Kararları
  • Usta Öğreticilerin Kıdem Tazminatı Hakkı 
  • Hatalı Terfi Veya İntibak İşlemine Dayanarak Ödenen Tazminatların Yersiz Ödeme Olarak Geri İstenmesi
  • İlan Ve Reklam Vergisinin İptali
  • Su Tesisi Harcamalarına Katılma Payı İptali
  • Bilişim Hukuku
  • Haberler
  • Mahkeme Kararı
  • Sgk Yersiz Ödeme Cezai Şart İptali
  • Sigorta Hukuku
  • Tapu Kaydının Düzeltilmesi
  • Vergi Hukuku
  • Yurt Dışı Diploma Denklik
  • Yurt Dışı Fazla Mesai
  • Yurt Dışı Hafta Tatil Ücreti Alacağı
  • Yurt Dışı İhbar Tazminatı
  • Yurt Dışı İş Kazası
  • Yurt Dışı İşe İade Davası
  • Yurt Dışı Kıdem Tazminatı
  • Yurt Dışı Maaş Alacağı
  • Yurt Dışı Ücret Alacağı
  • Yurt Dışı Yıllık İzin Alacağı
  • Yurtdışı İşçilik Alacakları
©2022 Avukat Ahmet Can | Powered by WordPress & Superb Themes